Oruç, belirli bir süre sadece yemeyi, içmeyi bırakmak değil, aynı zamanda her türlü kötülükten de uzaklaşmıştır.
Helâl olan yiyecek ve içeceklerden uzak durduğumuz gibi;
– Dilimiz, yalandan,
– Ellerimiz, haram iÅŸlerden,
– Midemiz, haram lokmadan,
– Gözlerimiz, harama bakmaktan,
– Kulaklarımız, yalan ve dedikodu dinlemekten,
– Ayaklarımız kötü iÅŸler peÅŸinde koÅŸmaktan uzaklaÅŸarak, oruçtan nasibini almalı ve ömür boyu böyle devam etmelidir.
Oruçlu, çeşitli yemeklerle donatılmış sofranın başında iftar vaktine bir dakika kalsa bile, helâl olan yiyecek ve içeceklere elini sürmez. Çok acıkmış ve susamış olsa bile sabırla iftar vaktini bekler. Bu, zoraki bir bekleyiş değil, içten gelen umut dolu huzurlu bir bekleyiştir.
Mü’minin, Allah’ın emri karşısında gösterdiÄŸi bu teslimiyet nefis terbiyesi ve iradeye hakim olma eÄŸitiminin çok olumlu bir sonucudur.
İnsanı, nefsanî arzularının esiri olmaktan kurtarıp âdeta melekleştiren gerçek bir eğitimdir bu.
Böyle bir eÄŸitimden geçen mü’min;
– Helâl olan ÅŸeylere bile elini sürmezken, nasıl olur da harama el uzatabilir?
– Vücuda faydalı olan yiyecek ve içecekleri istediÄŸi zaman bırakabildiÄŸi halde, nasıl olur da vücuduna zararlı olan içkilerden ve kötü alışkanlıklardan vazgeçmez?
– MeÅŸru olan cinsel arzularından vazgeçen mü’min, nasıl olurda haram yollara düşebilir? Zina ve fuhuÅŸ gibi meÅŸru olmayan iliÅŸkilerde bulunabilir?
Orucun olumlu etkileri hayatımıza yansıdığı ölçüde oruç gayesine ulaşmış ve oruçludan beklenen gerçekleşmiş olacaktır.
Bir Cevap Yazın